Toplumlar tarih boyunca bireysel ve toplumsal kararlarını belirlerken genellikle kalabalık grupların hareketlerini referans alarak ilerlemişlerdir. Bu olgu, psikolojide “sürü psikolojisi” olarak adlandırılır. Sürü psikolojisi, bireylerin kendi düşünce ve sorgulamalarından çok, etraflarındaki grubun hareketlerine göre karar aldıkları bir zihinsel durumu ifade eder.

Buna en basit örneklerden biri kuyruğa girme fenomenidir. Bir insan bir yerde sıra beklemeye başladığında, geriden gelenler ne için beklediğini bilmeden otomatik olarak o kuyruğa dahil olur. Ancak bir noktadan sonra “Bu sıra ne için?” diye sormaya başlarlar. Bu durum, bireylerin çoğunluğun kararlarına güven duyduğunu ve onların izinden gitmeyi daha güvenli bulduğunu gösterir.

Sürü psikolojisi, toplumsal olaylarda, politik tercihlerde, ekonomik kararlar alırken ve hatta dini ve kültürel inançları benimseme sürecinde dahi etkili olmaktadır. Bir grup insan bir fikri desteklediğinde, bireyler sorgulamadan aynı yönde hareket etme eğiliminde bulunurlar. Bu durum, bazen toplumun istikrarını sağlarken bazen de yanlış kararların topluca alınmasına neden olabilir.

Bu psikolojik fenomenin en büyük tehlikesi bireysel düşünmenin ve eleştirel sorgulamanın geri plana atılmasıdır. Bireyler, toplumda kabul görmek ve dışlanmamak adına kendi fikirlerini geliştirmekten kaçınabilirler. Bu da insanın, başkalarının belirlediği bir düzeni sorgusuz sualsiz kabullenmesine yol açar.

George Orwell’ın ünlü eseri 1984, tam da bu konuyu ele almaktadır. Kitapta, bireylerin kendi düşüncelerini yitirdiği, totaliter bir yönetimin kontrolü altına girdiği bir toplum anlatılmaktadır. “En iyi kitaplar, sana zaten bildiklerini söyleyenlerdir,” der Orwell. Ancak asıl sorun, toplumların bazen bilmediklerini bildiklerini zannetmeleridir. 1984’te olduğu gibi, insanlar sürekli izlenmekte, manipüle edilmekte ve kalabalığın sürüklediği yöne gitmeye zorlanmaktadır.

Toplumumuzda da sürü psikolojisinin izleri açık bir şekilde görülmektedir. Bir şey popüler olduğunda, herkes ona yönelmekte; bir şey kınanıp eleştirildiğinde ise çabucak dışlanmaktadır. Bunun sonucunda bireyler kendi kararlarını verme yetisini kaybetmekte, bir gruba ait hissetmek adına sorgulamadan hareket etmektedir.

Peki, bu psikolojiden nasıl kurtulabiliriz? Öncelikle, bireysel olarak eleştirel düşünmeyi geliştirmek ve her bilgiye sorgulayarak yaklaşmak gerekmektedir. Bilgiye ulaşma yollarını genişletmek, farklı kaynaklardan beslenmek ve olaylara çok yönlü bakabilmek bireyin sürüye kapılmasının önüne geçebilir.

Son olarak, bireyin kendi iradesiyle hareket etmesi ve sürekli olarak “Bu neden böyle?” sorusunu sorması, sürü psikolojisinden uzaklaşmanın en etkili yollarından biridir. Ancak o zaman, koyun misali sorgulamadan bir keçinin peşine takılıp gitmek yerine, kendi yolumuzu çizme cesaretine sahip olabiliriz. “Özgürlük, iki artı ikinin dört ettiğini söyleme özgürlüğüdür. Eğer buna izin verilirse, gerisi kendiliğinden gelir.” diyor Orwell. İşte bu özgürlüğü kazanabilmek için, sürü psikolojisini aşmak zorundayız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hoşgeldiniz


Merak eden, araştıran ve öğrenmekten vazgeçmeyenler için buradayız! Blog.CodeMax.org’da kişisel gelişimden tarihe, ekonomiden mutfak kültürüne kadar birçok farklı konuda derinlemesine içerikler bulabilirsiniz. Amacımız, bilgiyle büyümek ve okuyucularımıza yeni perspektifler sunmak.

Bölümleri keşfedin