Gurbette Bir Ömür: Ekmeğin Peşinde Kaybolan Hayatlar

Her sabah aynı çantayı omzuna atıp aynı yollara düşen bir adam var. Ne zengin olmak istiyor, ne gösteriş… Sadece evine ekmek götürmenin, çocuklarına gelecek kurmanın, eşinin yükünü biraz olsun hafifletmenin derdinde. Yıllarını evinden, yurdundan uzak geçiren bu adamın adı belki Mehmet, belki Ali, belki de senin tanıdığın biri. Ama hikâyesi hepimizin hikâyesi.

Yorgun Ama Mecbur: Gurbette Çalışmak

Gurbette çalışmak dışarıdan sadece “iş için şehir değiştirmek” gibi görünür. Ama aslında bir ömürlük bir hasrettir bu. Sabahları simit kokusuna değil, beton kokusuna uyanmaktır. Akşamları çocuk sesleri yerine yalnızlıkla baş başa kalmaktır.

Bayram sabahlarını telefondan kutlamak, doğum günlerinde video izlemek, çocuğunun okul gösterisini yalnızca eşinin anlattıklarıyla hayal etmektir. Göz göre göre kaçan yıllardır gurbette geçen ömür. Ve insan bir süre sonra kendini değil, evini özlemeye başlar. Eşini, çocuklarını, memleketini…

Telefonun öbür ucunda gülümseyen çocuklar vardır. Ama sesin içindeki boşluk, uzaklığın tarifidir. Çünkü insan, sadece ekmekle değil, sevgiyle de doyar.

Geride Kalanların Sessiz Yükü

Gurbette çalışanın çektiği zordur, ama geride kalanların yükü de sessizdir, görünmezdir. Evde bir kadın vardır, hem anne, hem baba olmaya çalışan. Evin eksiklerini tamamlamaya çalışan, çocukların sorularına sabırla cevap veren, kendi yorgunluğunu saklayan bir kadın…

Ve çocuklar… Onlar için baba bir kahramandır ama aynı zamanda bir yabancı. Haftada bir, belki ayda bir görüntülü aramalarda görülen; birlikte oyun oynanmamış, omzunda uyunmamış, dizine baş koyulmamış bir baba… Baba evin direğidir derler ama o direk başka bir yerde, başka bir evde çalışmaktadır.

“Baba beni seviyor ama neden hep uzakta?” sorusu, çocukların yüreğinde büyüyen bir boşluktur.

Neden Katlanılır Bu Hasrete?

Bu bir mecburiyettir. Kimse gurbete keyfinden çıkmaz. Kimi bir ev almak ister, kimi bir çocuk okutmak, kimi hastane borcunu kapatmak… Ama hep bir umut uğruna katlanılır. Bir gün döneceğim diyerek, “bu son iş” diyerek…

Bazıları döner, bazıları hasretle yolda kalır. Ama hepsi bir iz bırakır ardında: Yorgun bedenler, kırgın kalpler, eksik çocukluklar…ya bunca uğraşa rağmen dönemeyenler ..

Fark Edilmesi Gereken Bir Gerçek

Toplum gurbetçiye genellikle şu gözle bakar: “İyi kazanıyor, rahat yaşıyor.” Oysa kimse o paranın bedelini sormaz. Günde 12 saat çalışmanın, yalnızlığın, evlat hasretinin kaç para ettiğini bilen var mı?

Bu insanlar sadece para kazanmıyor; zamanlarını, sevdiklerini, sağlıklarını da veriyorlar. Ve çoğu zaman kimse fark etmiyor onların da bir omza, bir teşekküre, bir anlayışa ihtiyaç duyduğunu.

Son Söz: Bir Selam da Onlara Olsun

Gurbette yıllarını veren babalara, eşlere, annelere ve çocuklara… Sizi görüyoruz. Fedakârlığınızı, sessizliğinizi, içten içe yuttuğunuz gözyaşlarınızı görüyoruz. Belki herkes farkında değil ama siz bu toplumun görünmeyen kahramanlarısınız.

Çünkü bazı kahramanlar görünmez. Ellerinde kürek değil, alınlarında ter, gönüllerinde hasret taşırlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hoşgeldiniz


Merak eden, araştıran ve öğrenmekten vazgeçmeyenler için buradayız! Blog.CodeMax.org’da kişisel gelişimden tarihe, ekonomiden mutfak kültürüne kadar birçok farklı konuda derinlemesine içerikler bulabilirsiniz. Amacımız, bilgiyle büyümek ve okuyucularımıza yeni perspektifler sunmak.

Bölümleri keşfedin